Bir düş diliyorum kaldırımda, bir vahşi hayatın içinde, vahşi değil mi zaten ya! Yaban diyelim… Neyse, zaten düşler yarım, bardaklar yarım. Kargaşa var yanıyanıbaşımda.
Gözyaşıyla karışan belki dev gülüşlerin arasına sızan. Her zaman etkili, her zaman şaşırtıcı derecede ve kararsızlık yaratan. Terazinin en olmadık hali.
Gök gürlüyordu. Gittikçe artan mutsuzluğumuza bir tepkiydi sanki. Kendinize gelin tepkisi. Size eşlik ettiğim zamanlardan geçin. Ayağınızı uzatın ve bir de kendiniz dinleyin. Bilemiyorum. Onlar da bilmiyor. Onlar ve ben. Biz, 4 kişiyiz. Biriyle yağmurlu bir akşamüstü durakta otobüs beklerken…
Yetişmem lazım (neye) gibi yürümediğiniz sokaklardan bahsetmiyorum. Her yürüdüğünüzde kendi kendinize ve sırf dardı diye kafalar mırıldanıp tiksinerek baktığınız sokaklar, gözünüzü acıtan matlıkta gri hapishaneler, uçsuz bucaksız bir çayırda çırılçıplak koşarken beyaz ışıklı duvarlara uyandırıldığınız o boş kalabalıklar (tam hatırlamıyorum),…