Yaptığın her iyilik, gökyüzün, tutsak olduğunu hissettiğin, aynaya her baktığında yüzüne yansımış biraz yorgun iyiliğin, karamsar yanlış olur, kötümser olmayı dilediğin bazen, güven vermeyen ama mutlak kararlı, aslında her zaman güven vermeyen.
Ve bir de çarçabuk kaçmanız gereken pek çok durumla karşı karşıya kalırsınız kalmasına da insanların kanatları yoktur veya henüz yoktur. Neyse, peki o zaman kuş yeminden bir gömleğe ne buyrulur?
Bazı bireylerin başına gelen ve onları, ötekilerin aldırmazlığını kendi eziklikleriyle telafi etmek zorunda bırakan adaletsizliktir. Sosyal yapı tarafından yetiştirilen bireyler. Kabullendikleri ya da onlara dayatılan öğretilerin, evrensel ya da doğuştan olmadığını anlayabilme becerisine bir türlü sahip olamamış başka bir insan…
Ben doğduğumda annem çok ağlamış, babam anlatırdı. Doğru veya yanlış, uzun kısa. Sevinçten ya da üzüntüden, bilemiyorum. Bildiğim, yanlış yolda yürüdüğüm. Yani bence. Sistematik dünyanın, özgürlüğüne susamış –öyle zanneden- bir bireyi olarak o engebeli yolda yürüdüğüm. Aslına bakarsanız böyle afili…