
Uyku
Attığın her adımda koşar gibi ruhun, aldığın her nefeste çıkar gibi ruhun, senden bağımsız.
Uyandım…
Gizem Akın
gizem@sekkahve.com


Noez
Gök gürlüyordu. Gittikçe artan mutsuzluğumuza bir tepkiydi sanki. Kendinize gelin tepkisi. Size eşlik ettiğim zamanlardan geçin. Ayağınızı uzatın ve bir de kendiniz dinleyin. Bilemiyorum. Onlar da bilmiyor. Onlar ve ben. Biz, 4 kişiyiz. Biriyle yağmurlu bir akşamüstü durakta otobüs beklerken…

Öte
Sevgili arkadaşım Gizem'in kaleminden... Saatin bir türlü susmak bilmeyen tik-taklarıyla yine aynı yerde, yine aynı saatte karanlık bir geceye uyandım. Farklı olan kokuydu. Yeni karılmış harç kokusu tüm çiğliği ile burun deliklerimden gözlerime hücum ediyordu. Başımın dönmesine aldırış etmeden hızla…

Sanki
Koca bir çukurun içinde belki kuyunun. Elle tutulur acımasızlıklara uyandırıldık. Saçmalıklara. Derdi neydi ki? Onun. Onun bunun şunun. Hangi istasyonda bırakmak isterdiniz? Hangi kuşla yollamak isterdiniz? Hangi suya, karanlığa, toprağa. Saçmalık. Uçmak. Hep böyle miydi? Yani sanki. Bir yudum daha…