Bir düş diliyorum kaldırımda, bir vahşi hayatın içinde, vahşi değil mi zaten ya! Yaban diyelim… Neyse, zaten düşler yarım, bardaklar yarım. Kargaşa var yanıyanıbaşımda.
Sarının en sıcağında, daha acayip olan hayatımın daha da ya da gitgide daha fazla alıştığım birbirinin aynısı olmayan zaman dilimleri. Dinliyormuş gibi yaptıklarım, anlıyormuş gibi davrandıklarım. Farklı yüzler... Yoruldun mu? Hayır.
Bugün de koşan bir atın ağzı boyunca koşacağım. Venüs ve Mars gibi, alegorik bir insan imgesi, bir kız portresine dönüşebiliyor nasıl olsa. Düşen, yükselen nesneler gibi, karmakarışık olacağım. Nerede olmalarını istiyorsam ona göre düzenliyorum, evrenin her bir noktasını, bütün noktalarını.…
Kafasını kaldırıp gökyüzüne baktığında, sanırım kış ortalarıydı. Ne kadar zamandır aynı gökyüzünün altında yaşadığını çok zor hatırlıyordu. Zaman, kelepçelerini çıkarıp gideli baya olmuştur. Tam da durduğu yerde, bu varış noktasında kusma hissiyatı bitmişti. Aynı noktada. Aynı ucuz barın önünde. Aynı…