Kurtulamadığın karanlık içinden söküp atamadığın sanki dipsiz bir kuyuya düşer gibi yarattığın boşluk an be an nasıl gelir insanın aklına insan ne der insanı bırak içine dön kurtulamıyorsan yaşamayı öğren riders on the storm çalıyor
Yetişmem lazım (neye) gibi yürümediğiniz sokaklardan bahsetmiyorum. Her yürüdüğünüzde kendi kendinize ve sırf dardı diye kafalar mırıldanıp tiksinerek baktığınız sokaklar, gözünüzü acıtan matlıkta gri hapishaneler, uçsuz bucaksız bir çayırda çırılçıplak koşarken beyaz ışıklı duvarlara uyandırıldığınız o boş kalabalıklar (tam hatırlamıyorum),…
Senin bütün anların eşsiz bir parçaymış gibi ama gidip konuşmayıp sevmediğin bir çiçek, sarılmadığın ağaçlar, kafanı kaldırıp bakmadığın gökyüzü gibi değil. Saklan!