Düşündükçe zaman yavaşlıyor. Düşüncelerime ara vermeden, bir yudum daha almalıyım şarabımdan. Ha söylemek isterim ki, bazen kalabalıklar içinde yalnızım.
Sarının en sıcağında, daha acayip olan hayatımın daha da ya da gitgide daha fazla alıştığım birbirinin aynısı olmayan zaman dilimleri. Dinliyormuş gibi yaptıklarım, anlıyormuş gibi davrandıklarım. Farklı yüzler... Yoruldun mu? Hayır.
Bir düş diliyorum kaldırımda, bir vahşi hayatın içinde, vahşi değil mi zaten ya! Yaban diyelim... Neyse, zaten düşler yarım, bardaklar yarım. Kargaşa var yanıyanıbaşımda. Ne zaman tamamlanmıştı ki ? Yokuşlar çok dik.
Caddelere, kalabalığa, binalara baktım yeniden. Gün doğumuna dek, her gün, yüksek bir binanın en tepesinde yalnızlığımı besledim. Hiç kimse beni anlamadı... Tili dışında. Tili, benim çocukluk arkadaşım. Onu, her gece gittiğimiz şans sokağında dejavu etkisi altında, defalarca sevdim. Tilinin şans…
Gözyaşıyla karışan belki dev gülüşlerin arasına sızan. Her zaman etkili, her zaman şaşırtıcı derecede ve kararsızlık yaratan. Terazinin en olmadık hali.