Elimde tuttuğum kadehi istemsizce okşuyorum. O, anlatmamı bekliyor. Anlatacaklarımı dinlemek için gereğinden fazla ilgi göstermesi beni gerçekten rahatsız ediyor. Kafamda yarattığım bütün o fantastik düşünceler, bütün o illüzyon, vagonları çeken atların, yerini buharlı lokomotiflere bırakması gibi yok oluyor. Aynı sonlarda…
Gözyaşıyla karışan belki dev gülüşlerin arasına sızan. Her zaman etkili, her zaman şaşırtıcı derecede ve kararsızlık yaratan. Terazinin en olmadık hali.
Deliliğe yakın duran kaygılar mı kuşattı her yanımızı? Hepimiz kendimize doğru bir yolculukta veya hiç geçmeyeceğini sandığımız acıların -sonsuz zannettiğimiz acıların- yolunda, bize dair her şeyin zavallı yakarışlarını haykırıyoruz. Sonsuz değiliz. Tam isyan edecek gibi duruyor sonra tereddüt ediyoruz. Gibiyiz.…
uçurtma, bir kente takıldı. rüzgârın, kanadına değmesiyle koskoca bir kenti kopardı, çiçek saçlı kadının göğsünden ağlamadan evvel kadın, hiç olmuş elbisesiyle ağladıktan sonra ise örselenmiş sesiyle -ve de- her biri dişil ve eril notalardan oluşmuş harf gemisinden inen nefesiyle bir…