Caddelere, kalabalığa, binalara baktım yeniden. Gün doğumuna dek, her gün, yüksek bir binanın en tepesinde yalnızlığımı besledim. Hiç kimse beni anlamadı... Tili dışında. Tili, benim çocukluk arkadaşım. Onu, her gece gittiğimiz şans sokağında dejavu etkisi altında, defalarca sevdim. Tilinin şans…
Gök gürlüyordu. Gittikçe artan mutsuzluğumuza bir tepkiydi sanki. Kendinize gelin tepkisi. Size eşlik ettiğim zamanlardan geçin. Ayağınızı uzatın ve bir de kendiniz dinleyin. Bilemiyorum. Onlar da bilmiyor. Onlar ve ben. Biz, 4 kişiyiz. Biriyle yağmurlu bir akşamüstü durakta otobüs beklerken…
ARAF Kafamın içinde bir nabız atışı Sesin bir şiirden yansıyor Gölgesi kendi üzerine düşen Bir yengeç sıyrılan kabuğundan Tamamlayan kaderini Arafını da gördüm senin Lethe’nin karanlık sularından içip Zamansızlaştırdığın anılarını El değmemiş ve canlı Ophelia’nın çiçekleri gibi Batarken uğulduyor dünyan…