Senin bütün anların eşsiz bir parçaymış gibi ama gidip konuşmayıp sevmediğin bir çiçek, sarılmadığın ağaçlar, kafanı kaldırıp bakmadığın gökyüzü gibi değil. Saklan!
Yetişmem lazım (neye) gibi yürümediğiniz sokaklardan bahsetmiyorum. Her yürüdüğünüzde kendi kendinize ve sırf dardı diye kafalar mırıldanıp tiksinerek baktığınız sokaklar, gözünüzü acıtan matlıkta gri hapishaneler, uçsuz bucaksız bir çayırda çırılçıplak koşarken beyaz ışıklı duvarlara uyandırıldığınız o boş kalabalıklar (tam hatırlamıyorum),…
Sarının en sıcağında, daha acayip olan hayatımın daha da ya da gitgide daha fazla alıştığım birbirinin aynısı olmayan zaman dilimleri. Dinliyormuş gibi yaptıklarım, anlıyormuş gibi davrandıklarım. Farklı yüzler... Yoruldun mu? Hayır.
Gözlerini açtı. Yere düşerek parçalandı her şey. Duvar dibine sindi. Huzuru aradı. Yavaşça sıçradı. Birini arar gibi bakındı odaya. Kendini izleniyor hissetti ve kendisine çevrilmiş gözlerin, onu soluksuz bırakıp hareket etmesini engelleyen yapışkan bir ağ ördüğü izlenimine kapıldı. Birine anlatmayı…